TİFLİS
Tiflis Kültür ve Turizm
ESKİ ŞEHİR MERKEZİ:
GORGASALİS MEYDANI:
Burada: zamanında büyük pazarlar kuruluyormuş. Meydana geldiğinizde: Mtkvari nehri üzerindeki “Metekhi köprüsü” nü görebilirsiniz.
METEKHİ KÖPRÜSÜ:
Tiflis şehir merkezindeki köprü: ilk olarak 1821 yılında ahşap olarak inşa edilmiştir. Daha sonra 1870 yılında bunun yerine metal köprü yapılır. Günümüzde görülen köprü ise, 1950 yılında inşa edilmiştir. Köprüden nehrin öbür yanına geçin.
METEKHİ KİLİSESİ:
Burası, Tiflis şehrinin sembolüdür. Metekhi kelimesinin anlamı: saray çevresi” demektir. Kilise ve çevresindeki bölgenin tarihi, MS.5’nci yüzyıla dayanmakta ve burası, Tiflis şehrinin en eski yerleşim yeri olarak bilinmektedir. Kraliçe Tamara zamanında yapıldığı söyleniyor. Ancak: 1235 yılındaki Moğol işgali sonrasında: buradaki yapılardan, kilise dışındakiler günümüze kalmamıştır. Kilise: kubbeli yapısı ile alışılmadık bir mimari stile sahiptir. Sovyet döneminde (1988 yılında) kilise yakılmak istenmiş, ancak büyük bir halk direnişiyle karşılaşınca, bundan vazgeçilmiş ve yapı korunabilmiştir. Kilisenin bahçesinde, görkemli bir heykel göreceksiniz. Bu heykel: Kral Gorgasali’nin ata binmiş heykelidir. 1961 yılında, heykeltıraş Amashukeli tarafından yapılmıştır.
ABANOTUBANİ SEMTİ:
Burada anlatılan bir efsaneden söz etmek istiyorum. Hani en başta, tarih bölümünde şehrin kuruluşuna ait bir kral ve av durumundan söz etmiştim. Bu da ona benziyor. Anlatılanlara göre: adı geçen kral burada avlanırken, bir geyik vurur ve geyik bir sıcak suya düşer, yarası hemen iyileşir ve hızla uzaklaşır. Bunun üzerine, kral, bu noktada ve çevresinde bir şehir kurulmasını emreder ve böylece Tiflis şehri kurulur. Zaten şehrin isminin kelime anlamı da “sıcak sular” demektir. Günümüzde, bu noktada: sıcak su hamamları bulunuyor. Bu hamamlarda: 38-40 derece sabit sıcaklıkta ve sülfürlü suların: diğer minerallerle zenginleşmiş halde, özellikle: deri hastalıkları ve artrit gibi hastalıkların tedavisinde iyi geldiği söyleniyor. Genellikle: halk, 5 x5 metrelik bu küçük havuzların bulunduğu odaları kiralayabiliyor ve bu hamamlara girip kükürtlü sıcak sularda şifa arıyorlar. Tuğladan örülmüş kubbeli damlardaki bacalardan tüten dumanlar: buraya gizemli bir hava veriyor. Bu hamamlara girmeyi düşünürseniz, çıktıktan sonra, hemen yakınlarındaki cafelerde serinlemek için bir şeyler içebilirsiniz. Evet, Metekhi kilisesini gördükten sonra, köprüyü kullanarak, yine nehrin öte yanına geçmelisiniz, çünkü, bu bölgede kilise dışında görülecek bir yer yok. Gorgasalis Meydanından, Narikala kalesine doğru yürümeye devam edin.
ST. GEORGE ERMENİ KATEDRALİ:
Katedralin özellikle tavan işlemelerini görmenizi öneririz.
HARİKALA FORTRESS-KALE:
Girişin ücretsiz olduğu, burası, Tiflis şehrinin ana kalesi olarak isimlendirilir ve Tiflis şehrinin savunma sembolüdür. Kale: MS.4’ncü yüzyılda, şehirde kurulmuştur. İlk yapıldığında “Shuris-tsikhe” olarak bilinmesine rağmen, sonradan “Narika kalesi” olarak isimlendirilmiştir ve bu ismi Farsça bir kelimeden türetilmiştir. Başka bir teoriye göre: kalenin ismi, Moğollar tarafından verilmiştir ve kelime anlamı “küçük kale” dir. Kale: 7 ve 8’nci yüzyıllarda, Araplar tarafından genişletilmiştir. Araplar, kale duvarları içine “Emir Sarayı” inşa etmişlerdir. 11 nci yüzyıla gelindiğinde ise, kale bu kez, kral David tarafından genişletilmiştir. Kalenin 16 ve 17’nci yüzyıllardan kalma surlarının büyük bölümü: 1827 yılındaki büyük depremde hasar görmüştür. Günümüzde, kalenin yalnızca dış duvarları ayakta kalmıştır.
Kalenin içinde bulunan yapılar:
St Nikolas Kilisesi:
Kale içinde, ayakta kalarak günümüze ulaşmış tek yapıdır. 12’nci yüzyıldan kalmadır. 1996 yılında yenilenmiştir. Kilisenin duvarlarının üstüne çıkıp: Tiflis şehrinin muhteşem manzarasını mutlaka izleyin.
Kartin Deda-Gürcistan’ın Anası Heykeli:
Kiliseden çıkıp, tepeye doğru yürümeye devam ettiğimizde, Tiflis şehrinin birçok yerinden görülen bu heykele ulaşırsınız. Sololaki tepesindeki heykel, 1958 yılında inşa edilmiştir. Heykel: konum olarak şehrin her yerinden görülebilecek bir yere yapılmıştır. Heykelde: kadın figürünün bir elinde kılıç, diğer elinde şarap kadehi bulunmaktadır. Anlatılmak istenen ise: Gürcülerin kılıç ile, düşmana karşı sonsuz bir direniş gösterecekleri, şarap kadehi ise, dostlarına karşı sonsuz bir misafirperverlik göstereceklerinin ifadesidir. Heykel: bir anlamda, Gürcüleri anlatıyor. Burada son bir not aktarmak istiyorum. Bu heykelin bir benzeri de “Erivan” şehrinde bulunuyormuş, ama Erivan şehrinde yani Ermenistan’da bulunan heykelin elinde yalnızca “kılıç” bulunuyormuş. Yani: dost olarak gelenlere ikram edecek şarapları yok galba.
ÖZGÜRLÜK MEYDANI:
Burası, Gürcistan yakın tarihinde önemli olayların geçtiği bir yer olarak bilinir. Gürcistan ülkesinin bağımsızlığına kadar, meydan “Lenin Meydanı” olarak biliniyormuş. Bağımsızlığın ardından ise, Özgürlük Meydanı olarak bilinmeye başlanmıştır. Çünkü, 1990 yılının sonunda, ülkede bulunan son “Lenin” heykeli de yıkılıp yok edilmiştir. Burada bulunan Lenin heykelinin yerine ise, Gürcülerin dini sembolü olan “St. George” heykeli konulmuştur.
Güzel Sanatlar Müzesi:
Meydanda bulunan bu müzeyi mutlaka gezmenizi öneririm. Özellikle “hazine” bölümü, kaçırılmaması gereken bir yerdir. Buranın en nadide eseri ise “Kraliçe Tamar” ın: bir rastlantı sonucu bulunan tacıdır ve taç: yakut, zümrüt ve incilerle süslü olarak muhteşem bir güzelliğe sahiptir. Bu müzede ayrıca: Gürcistan, Azarbeycan ve ülkemizin doğusunda bulunan, Gürcü kültürüne ait objeler sergilenmektedir. Müzeden çıkınca, şehrin en önemli bulvarlarından birine ulaşıyorsunuz.
RUSTAVELİ GAMZİRİ:
Bulvar, ismini ünlü Gürcü Şair Rustevi’den almaktadır. Bulvar, yaklaşık 1.5 km. uzunluğundadır. Genişliği ise 100 metreden az değildir. Geniş kaldırımlar ve o geniş kaldırımdaki devasa ağaçlar, o ağaçların altındaki gölgeliklerdeki banklara oturan, gelip geçenleri izleyen insanlar göreceksiniz. Hatta: her 50 metrede bir, yol kenarında veya apartman diplerinde bulunan heykelleri de görebilirsiniz. Boydan boya yürüseniz, 30 dakikada geçebilirsiniz. Ancak, Gürcistan ülkesinin en önemli caddesidir. Bulvar üzerinde bulunan binalar: 19’ncu yüzyıl Rus ve Gürcü mimarisinin en güzel örnekleridir. Bu binalarda: klasik Sovyet mimarisi, kalın sütunlar ve duvarlar ile ince işlemeler görülür. Ayrıca, yine bu binaların çoğunda: bulvarla bağlantı sağlayan ara geçitler yani avlular bulunuyor. Bulvar üzerinde trafik ışığı bulunmuyor. Bazı yerlerde, yayalar için yaya alt geçitleri yapılmıştır. Bu yüzden: bulvar üzerinde akıcı bir trafik işlemektedir. Yani, en yoğun saatlerde bile, burada trafik sıkışıklığı görülmez. Yemek olarak, Mc Donalt düşünenler, buraya gitmelidirler.
Gürcistan Müzesi:
Bulvar üzerindeki bu müzede: Gürcistan tarihini izah eden objeler, kronolojik olarak düzenlenerek ziyaretçilere sunulmaktadır.
Parlamento Binası:
Bulvarda, Gürcistan Müzesinden sonraki bölümdedir. Gül devriminin tipik görüntüleri, bu parlamento binasından dünyaya yansımıştır. Bu binanın önünde, kutu şeklinde bir anıt göreceksiniz. Bu anıt: Rusya’ya karşı yapılan kurtuluş mücadelesinde ölen 14 kız adına yaptırılmıştır. Yeni parlamento binası ise, 26 Mayıs 2012 tarihinde açılmıştır.
Kashveti Kilisesi:
Parlamento binasının hemen karşısındadır. Gürcü mimarisinin güzel bir örneği olan kilisede: pagan döneminden kalma semboller de bulunmaktadır. Kilisenin bahçesinde ise, ünlü gürcü şair gömülüdür.
Rustaveli Milli Tiyatrosu:
19’ncu yüzyılın son döneminde inşa edilmiş olan bu yapı: farklı mimari unsurları bir araya getiriyor. Özellikle, dış cephesindeki zengin rokoko süslemeler ve etkileyici genişliği dikkat çekiyor. Yapı, günümüzde de tiyatro işlevini sürdürmektedir.
Paliashvili Operası:
İtalyan bir mimar tarafından 4 yıllık inşaat süresi sonucunda yapı: 12 Nisan 851 tarihinde ziyarete açılmıştır. Aynı tarihte, bir İtalyan opera gurubu, üç ay süreyle burada 12 opera gösterisi yapmıştır. 800 seyirci kapasitelidir. 11 Ekim 1874 tarihindeki yangında, opera ve bale tiyatrosu tahrip olur ve 1990 yılında restorasyona alınır. Bulvarın sonuna geldiğinizde: yine büyük bir meydanla karşılaşacaksınız. Bu meydan “tavisuplebis moedani” isimlidir. Bu meydanda “Saint George” yani “Gürcistan ülkesinin kutsal koruyucusu” nun: at üzerinde, bir ejderhayı mızrakla öldürürken resmedildiği, 50 metrelik bir kaide üzerinde duran, altın rengindeki bir heykelini görebilirsiniz. Bu meydanda ayrıca şehrin en lüks otellerinden olan “Mariot” bulunur. Bu meydandan biraz daha yürürseniz, bu kez, bu bulvara ismini veren, ünlü Gürcü şair “Rustavelli” nin heykelini görebilirsiniz. Evet, bu meydan “Rustavelli” meydanı olarak biliniyor. Bu meydanın hemen ilerisinde ise, şehrin üniversite semti olan “Vake” görülüyor. Vake bölgesinin diğer kenarında, yine ünlü “Vake Parkı” bulunuyor ki, bu park alanı gayet büyük ve üniversite gençleri bu parkta zaman geçiriyorlar, öte yandan bu parkın bulunduğu alan, Tiflis şehrinin en lüks ve pahalı semtlerinden birisidir.
JAVAKHİSHVİLİ TİFLİS DEVLET ÜNİVERSİTESİ:
Yapı: mimar Svimon Kldiashvili tarafından tasarlanmış ve 1900’lü yılların başında tamamlanmıştır. 1918 yılında ise, devlet üniversitesinin kurulması üzerine, yapı üniversiteye devredilmiştir.
MTATSMİNDA EĞLENCE PARKI:
Park: Mtatsminda dağının eteklerine kurulmuştur. Şehir merkezinden park alanına ulaşmak için taksi tutarsanız, sakın 10 gel üstünde ücret ödemeyin. Burası, şehir merkezine yaklaşık 20 dakika uzaklıktadır. Otobüs ile gitmek isterseniz: 124 numaralı otobüse binmeniz gerekir. Yürüyerek buraya ulaşmak da mümkündür. Güzel bir patikadan ilerleyerek ulaşılır ama yorucudur. Patika yol ise, düzenlenmiştir yani keçi yolu denilemez. Yol üzerinde: merdivenler, korkuluklar ve köprüler bulunur. Parkur boyunca ise, polis devriyesi bulunur. Park alanında, televizyon kulesi de bulunmakta olup çok uzaklardan seçilebilmektedir. İçinde lunapark misali eğlence makineleri bulunan eğlence parkında, orman içindeki aletler, muhteşem güzel zaman geçirmenizi sağlayacaktır. Özellikle rollercoaster ilgi çekmektedir. Bu alet, 60 metre yükseğe çıkmaktadır. Ayrıca: video oyunları, su kaydırağı ve diğer bir kısım oyun aleti de bulunur. Tepenin kenarında bulunan büyük dönme dolap binişi 2 laridir. Dönme dolaba binerseniz: Tiflis şehrinin muhteşem manzarasını izleyebilirsiniz. Yalnızca eğlence aletleri değil, burada restoran ve kafelerde bulunuyor, yani oturup zaman geçirebilirsiniz. Yeşillikli ve sessiz, sakin bir yerdir. Ama, hava kararınca burada pek kalabalık kalmıyor, bu yüzden buraya gündüz saatlerinde gitmenizi öneririm ki, mutlaka gidin, manzarayı da izleyin.
TİFLİS HAYVANAT BAHÇESİ:
Kostava bölgesinde bulunan hayvanat bahçesinde, 300’den fazla, farklı türden hayvan bulunmaktadır. Giriş ücreti yetişkinler için 2 lari ve 3 yaş üstü çocuklar için 1 laridir. Buraya ulaşmak için metrodan, Teknik Üniversite istasyonunda inmeniz gerekir. Ek bir ücret karşılığında: sürüngenler ve deniz canlılarının bulunduğu “Axotarium” denilen yeri de ziyaret edebilirsiniz.
MARJANİSHVİLİ CADDESİ:
Bu cadde: şehirdeki Türk caddesi olarak da bilinmektedir. Şehirde sayıları azımsanmayacak ölçülere ulaşan Türk girişimciler, bu caddeyi kendilerine mesken tutmuşlardır. Bu cadde üzerinde: birçok Türk restoranı, bakkalı, satıcısı, berberi bulmak mümkündür. Tiflis şehrinde yaşarken veya ziyaretiniz sırasında, canınız memleket hasreti çekerse, bu caddeyi ziyaret ederek bu hasreti rahatlıkla giderebilirsiniz. Cadde: “Sit” alanı olarak koruma altına alınmıştır, çivi dahi çakmak yasaktır. Bu cadde üzerinde, bir de Mc.Donalts restoranı bulunuyor.
SAMEBA KATEDRALİ:
Şehre hakim bir tepe üzerinde ve şehrin her yerinden görülen bu devasa yapı: görülmeye değerdir. Yapının: 1995 yılında Gürcü birliği, dirilişi ve ölümsüzlüğünün sembolü olarak yapımına başlanmış ve 2003 yılında tamamlanmıştır. Öte yandan: şehirde birçok yoksul ve birçok kilise bulunmasına rağmen, bu devasa yapının yapılmasını anlamak da mümkün değildir. Yine de, 15 bin kişinin aynı anda ibadet yapabildiği bu kilise: Ortodoks dünyasının önemli yapıları arasındadır. ( en yüksek üçüncü katedraldir) Yükseklik 101 metreye ulaşır. Özellikle: bahçesindeki çan kulesi ilgi çeker. Yapının tepesindeki haç ise, 30 kg. altın kullanılarak kaplama yapılmıştır. Yapının içinde ise, ses sistemi bulunur ve okunan dualar, yankılanarak elektronik müzikten farksız bir ses duyulur.
GEORGİAN NATİONAL MUSEUM:
Müzeyi gezmek için 2 saat ayırmanız yeter. Giriş 5 laridir. Müzenin koleksiyonu içinde bulunanlar: binlerce yıl öncesine dayanan: karmaşık mücevherler ve altın-gümüş dövme eserlerdir. Diğer sergiler içinde ise: Afrika dışında bulunan, dünyanın en eski insan kalıntılarına ait fosillerdir. Müze içinde en ilgimi çeken yer “Sovyetlerden Nefret Köşesi” idi. Müze zaten genel anlamda: Rusların ülkeye girip, işgal sırasında yaptıklarının anlatımı için dizayn edilmiş havasını veriyor. Evet, “The Soviet Opression” yani “Sovyet Baskısı” olarak isimlendirilen bu bölümü mutlaka gezmelisiniz. Duygularınıza sahip olmanız da gerekiyor.
BARIŞ KÖPRÜSÜ:
2010 yılında açılan köprü: çelik ve camdan yapılmıştır. Köprü: modern Tiflis şehrinin sembollerinden birisidir. Köprü, 150 metre uzunluğundadır. Çağdaş bir tasarım sunmaktadır. Tasarım: bir deniz hayvanının anımsatmaktadır. Özellikle: geceleri led ışıkları ile ışıklandırıldığında: çelik ve cam gölgelik ışıl ışıl parlamaktadır.
AERİAL CABLE CAR:
2012 yılında açılan teleferik: Narikala kalesi ile Kura nehrinin sol kıyısındaki Rike Park alanını birbirine bağlar. Teleferiğin büyük pencerelerinden, 360 derecelik bir açı ile, güzel manzara izleyerek yolculuk yapabilirsiniz. Yolculuk birkaç dakika sürer.
ŞEHİR ÇEVRESİNDEKİ GEZİLECEK YERLER:
Tiflis şehri çevresinde: muhtemelen 1-1.5 saat uzaklıktaki mesafelerde, UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmış iki köy bulunmaktadır.
MTSKHETA:
Tiflis şehir merkezinin yaklaşık 20 km. kuzeyindedir. Yaklaşık 30 dakikalık bir yolculuk ile ulaşılır. 1994 yılında UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi”ne dahil edilerek koruma altına alınan burası: Gürcistan ülkesinin eski başkentidir ve burada bulunan tarihi kilise: Kafkasya’da, Ortaçağ dini mimarisinin en seçkin örneklerinden birisidir. Bu dini yapının yüksek sanatsal ve kültürel seviyesi, kurulan krallığın gücünü ifade etmektedir. Svetitskhoveli katedrali ve Jvari Manastırından oluşan bu dini yapılarda: Gürcü alfabesinin erken dönem örnekleri bulunmaktadır.
Jvari Manastırı:
Bu yapı: 6’ncı yüzyıldan kalma bir Gürcü Ortodoks manastırıdır. İsminin kelime anlamı “Haç Manastırı” dır. Aynı adı taşıyan bir diğer Gürcü manastırı: Kudüs şehrinde bulunmaktadır.
Svetitskhoveli Katedrali:
11’nci yüzyılda inşa edilmiştir. Sitenin çevresi, erken Hıristiyanlık gelenekleri ve efsaneleriyle doludur. Uzun yıllar, burası Gürcüler tarafından baş kilise olarak kabul edilmiş ve en saygı duyulan ibadet yerlerinden biri olmuştur.
Samtavro:
11’nci yüzyıldan kalma bu manastır kompleksinde: ilk Hıristiyan kral Miriani ve eşi Nana gömülüdür.
SİGHNAGHİ:
Tiflis şehir merkezinin 100 km. doğusundadır. Şehir ilk olarak: 1762 yılında: Gürcistan kralı Heraklius II tarafından: daha önce var olan kale yıkıntıları üzerine inşa ettirilmiştir. Yapılış amacı ise: Dağıstan kabilesi saldırılarına karşı bir kale görevi yapması içindir. Sighnaghi isminin kelime anlamı “liman” demektir. Sighnaghi ve çevresi: birçok tarihi ve kültürel anıtlara ev sahipliği yapmaktadır. Günümüzde: kasabanın çevresinde 18’nci yüzyıldan kalma sur duvarları görülür. Günümüzde buraya “Aşk kasabası” da deniliyor ve burada düğünler yapılıyor.